ŞAFİİ el-UMM

ZEKAT

 

ÖDEDİĞİ ZEKATI -HAK SAHİPLERİNE ULAŞMADAN TELEF OLANIN DURUMU

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Bir kimse, senesi dolmadan önce, malının zekatını hesaplasa ve onu ödemesi gereken kimselere ödeyemeden önce telef etse, zekatını vermiş olmaz. Malının zekatının vadesi geldiği vakit elinde bulunan malının zekatını verir ve bütün bu hususlarda telef olan malı, onun aleyhine olarak hesaba katılmaz. Bütün bu hususlarda -eğer varsa- ekin ile diğer mahsuller arasında da fark yoktur.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Vade geldikten sonra, zekatını çıkarsa ve hak sahiplerine ödemeden telef olsa -eğer bu hususta bir kusuru yoksa- telef olan onun aleyhine hesap edilmez; fakat zekatının yerini tutmaz. Çünkü bir kimse, eğer bir ödeme yükümlülüğü ile karşı karşıya kalacak olursa, onu kendisinden alacaklı olana ödemediği sürece ondan kurtulamaz. -Sözü geçen kusur ise vadesinin dolmasından sonra onu hak sahiplerine ya da yetkili kişiye ödemeyip geciktirmesidir. -

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Sonra malının geri kalanına bakar. Eğer geri kalanında zekat düşüyorsa, zekatını öder. Geri kalanına zekat düşmüyorsa zekatını vermez. 20 dinarın zekatı olarak yarım dinar ödeme zamanı geldiği halde o yarım dinarı vermek üzere ayırmakla birlikte hak sahiplerine onu ödemeden önce telef olursa, geriye 19,5 dinar kalmış olur ve bunda ona zekat düşmez. Şayet 21,5 dinar olup onun zekatını vermek istese, o takdirde, 20 dinar için yarım dinar, 20 dinardan geri kalan miktar için de kalanın ondabirinin (1/10) çeyreğini (kırktabirini: 1/40) öder, çünkü dinar, dirhem ve yiyeceklerin tamamından zekat düşen miktardan fazlasında hesabına göre zekat düşer. Eğer ödeyeceği zekat telef olursa, geriye de 20 dinar ve fazlası kalmışsa, geri kalanın ondabirinin (1/10) çeyreği hesabıyla (kırktabir: 1/40) zekatını öder.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona olsun) dedi ki: Yerden yetişenlerde, ticaret mallarında ve bunun dışında zekatı ödenecek mallarda ve davarlarda da bu böyledir, ancak davarlar sayı ile olmaları itibari ile bu hususta farklıdırlar. İki sınır arasında davarların zekatı affedilmiştir. Kendisi yolculukta olduğu halde üzerinden sene geçecek olup pay hak edenleri bulamaz yahut da bir şehirde bulunup zekatı hak edenleri aradığı halde, o esnada zekattan pay hak eden bir kimse bulamazsa yahut hapse atılır ya da kendisinin malına ulaşmasına engelolunursa, bütün bu hususlar onun için bir mazerettir, bunlardan ötürü kendisi kusurlu davranmış sayılmaz. Sene geçtikten sonra malından telef olan miktar, zekat onun aleyhine hesaba katılmaz. Tıpkı sene dolmadan önce telef olanın hesaba katılmadığı gibi.

 

Şayet hapsedildiği takdirde, güvendiği bir kimse, imkan bulup ona bunu yapmasını emretmezse yahut da zekattan pay hak eden kimseleri bulmakla birlikte, imkanı varsa bu işi az ya da çok geciktirerek malın varlığı ve hak sahiplerinin bulunması halinde onlara (zekatı) vermezse, o kişi kusur işlemiş olur.

 

Malından telef olanın zekatını yine malından kalandan ödemesi gerekir.

Sanki onun 20 dinarı varmış da zekatını ödeme imkanı bulduğu halde onu geciktirmiş ve 20 dinarı helak / telef olmuş gibidir. Bu durumda onun yarım dinar zekat borcu olur, bunu bulduğu zaman öder. Şayet onun, zekatını ödemesi mümkün olan bir malı var ve fakat bunu yapmayacak olursa ve yıllarca tehir ederse ve ona zekat ödemesi icap ettiği halde zekatı vermeyip elindeki de telef olursa bu husustaki kusurundan ötürü onun zekatını öder. Eğer onun 100 koyunu olup, bunlar elinde üç yıl kalıp üçüncü yılında bunların zekatını ödeme imkanı bulacak olursa, o üç yılın zekatını öder. Eğer üçüncü yılda o zekatı ödeme imkanını bulamayıp sonunda telef olurlarsa üçüncÜ yılda ona zekat düşmez, fakat zekatlarını ödemekte kusurlu hareket ettiği diğer iki sene için onların zekatını öder.

 

Sonraki için tıkla:

 

SAHİBİNİN ELİNDE ÜZERİNDEN YILLAR GEÇEN MAL (IN ZEKATI)